29 Mayıs 2014 Perşembe

''Twitter'da temizlik başlıyor!''

40 milyon euroluk yazılım alıyoruz!!!


''Türkiye illegal paylaşımlar için yazılım satın alıyor. NetClean isimli yazılım istenmeyen içerikleri 5 saniyede silecek.''
Haberin içeriğinde şöyle deniyor, ''Özel hayatın gizliliğini koruyarak kişisel hakların ihlal edilmemesini isteyen hükümet, Twitter üzerinden yapılan yasa dışı paylaşımlara çözüm bulmak için kolları sıvadı. Twitter üzerinden paylaşılan yasadışı fotoğraf, görüntü ve bilgileri hemen silmek için Türkiye yazılım alıyor. Twitter ile uyumlu çalışan NetClean isimli yazılımla, çocuk pornosu, illegal fotoğraf ve terör içerikli paylaşımlarının tweet atıldıktan beş saniye sonra otomatik olarak silinmesi hedefleniyor. Yazılımla ilgili alımı ise İçişleri Bakanlığı yapacak. Konuyla ilgili İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya da sunum yapıldığı öğrenildi.''

Hükümete karşıt bir şey söylersen illegal çerçevesine alınacaksın dostum, bunun iyi bir şey olduğunu iddia etmek çılgınlıktan başka bir şey değildir.
Mesela Başbakan'ın oğluyla olan konuşmalarını dinleme imkanımız olmayacak, Egemen Bağış'ın ayetler ile ilgili makara yaptığından haberimiz olmayacak, atılan twitler anında silinecek.

Düşün mesela, yazılım alındı ve 17 Aralık 2013'te başlayan süreç 2014'ün 17 Aralık'ında başlamış olsaydı Egemen Bağış'ın konuşmalarından haberimiz olmayacaktı, Tayyip Erdoğan'ın paraların sıfırlama emrini verdiğini twitter'dan öğrenemeyecektik.
Yazılımın alınması için İçişleri Bakanlığı'nın harekete geçmiş.
40 milyon euroluk yazılım sayesinde Twitter'da paylaşılan çocuk pornosu gibi illegal linkler anında temizleniyormuş, çocuk pornosunu twitliyor ya herkes tabi...
''Yazılımın birçok kişinin mağduriyetini gidermesi bekleniyor.'' diyor haber 7, sabah gibi siteler, nasıl pazarlanıyor ama...
Amaç hükümete yönelik karşıt twitlerin önüne geçmek.
Hükümet olanın işine yarayacak bir yatırım.
ACTA ve SOPA'da yolda.

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Gülben Ergen: ''Mevlana okuyorum'' İvana Sert: ''Namaz kılıyorum''

Bak devir öyle bir devir ki, sapıtırsın.

Devir muhafazakar görünüp ihale kapma devri.
Sakal bırakacaksın, Mevlana okuyacaksın, Umreye gideceksin sonra yarı çıplak klip çevirmeye devam edeceksin.
Medya senin haberini yapıyor zaten ''Ünlü sanatçı umreye gitti.'' falan biliyorsun işte anlattırma bana bunları...
Neyse bak şimdi...

Gülben ERGEN'in ''Mevlana okumaya başladım''
Neredeyse çırılçıplak klipleri olan ''ünlü''lerin ''Kur'an-ı Kerim okumaya başladım''
''Beni hac'dan çağırdılar'', ''Namaz kılıyorum'' demeleri ne kadar da manyak bişi değil mi?
Sezan Aksu, Acun Ilıcalı, Ajda Pekkan gibi ''ünlü''lerin AK Parti'yi desteklediği bir dönemden geçiyoruz.
''Ee ne olmuş destekleyemez mi yani?''
Destekleyebilir tabi benim sivri zekalı kardeşim desteklemez mi, hemde öyle bi destekler ki senden fazla, aklın şaşar yani buna.
Acun Ilıcalı gibi bir adam hükümeti destekleyen açıklamalar yapmasa bu adam bu kadar varlıklı olabilir miydi? Resmen gençliğin beynini uyuşturması için tasarlanmış bir oyunun başını çekiyor herif. Fakat adam istediği gibi at koşturuyor.
Ulan adam elindeki mikrofonla sahil sahil gezip Güney Amerika'da Afrika'da ''what's up, how are you'' deip duruyordu, adam tv kanalı satın aldı be!

Bak, Türkiye'nin %60'a yakını kendini muhafazakar olarak tanımlıyor (muhafazakarlığı müslümanlık sanıyorlar). Bu çok büyük bir pazar demek. Bu pazarın karşısında bir tutum sergilediğin an ne albümün satar ne de programların izlenir. Acun da , Gülben de Ajda da bunu çok iyi biliyor.
Yani %60'ı karşına alırsan öyle para kazanamazsın.
Karakterlerinden taviz veren fahişe ruhluların arasında yaşadığımız ne yazık ki gerçek.
Muhafazakar olmak para ediyor, muhafazakarlık pahallı bir şey bu devirde.
Bu son dediğimi açıklamayı gerek duymuyorum esktra olarak.

Fakat bir kaç örnekle durumu daha iyi anlayacağınızı ümit ediyorum;

Seren Serengil; Namazı bıraktığımda başıma kötü olaylar geliyor.

İvana Sert "Müslüman oldunuz mu?" sorusuna "Tam olarak değil. Kuran okuyorum. Bir anda, bir günde Müslüman olamazsın. Din değiştirmek için zamana ihtiyaç var" demiş, "Hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?" sorusuna ise "Namaz kılıyorum" diyerek yanıt vermişti hatırlasana lan!
İlla resim koyayım demi hatırlaman için...
Senin görsel hafızanı...

Ergen Gülben; Konya’da Şems ile Mevlana türbesinin arasında bir mezarlık var, Üçler Mezarlığı. Oradan mezar satın almak isteyen ilk ben değilim sanırım...

Ergen Gülben; "KİTAP OKUMAYA GEÇ BAŞLADIM"
Daha iyi bir insan olmak hayatın sonuna kadar sürecek bir macera ve okumakla, yaşamakla alakalı... Herhangi bir şifrenin peşinde değilim. Tasavvufa saygım ve ilgim çok büyük! Hangi jean'in moda olduğu ya da ne marka ruj sürdüğüm gibi konular yazacağıma; okuduğum, öğrencisi olduğum şeyleri paylaşıyorum. Takip ettiğim isimler de bu yönde yazanlar. Kitap okumak için çok geç kaldığımı düşüyorum. Yıllarım rating kaygısı, tiraj, giyim kuşam hevesiyle geçti."
Sanki şimdi farklı! Küfür etmiyim etmiyim diyorum ama bu yazıları yazarken çok küfür ediyorum lan, buraya yazmamaya özen gösteriyorum ama...

Ergen Gülben'in ben son klibine falan bakmadım ama açın bakın youtube'a acaba kitap okuyan, Mevlana okuyan bir insan, tasavvufa ilgi duyan merak eden bir insan öyle klip çevirebilir mi?

Aklına hakaret edildiğini hiç mi düşünmüyor musun lan gerçekten?

28 Aralık 2013

18 Mayıs 2014 Pazar

Önce gay ilan ettiler sonra çark ettiler

Başbakan Erdoğan'dan bildiğin sopa yiyen adam neye uğradığını şaşırdı.
Önce Başbakan'dan sopa yedi sonra Başbakan Erdoğan'ın korumaları tarafından bi güzel hırpalandı sonra AKP yalakası sığır sayfalar tarafından gay ilan edildi.
Başta ''Gizli Arşiv'', ''Derin Millet'' adlı twitter ve facebook sayfaları olayı tamamıyla çarpıttı.
Gezi eylemlerine ve 1 Mayıs'a katılan insanlarla SOMA'da protesto gösterisinde bulunan, Başbakan'ı yuhalayan insanları benzeştirip, itibarsızlaştırma operasyonu yapıldı. ''Alın bakın hem Gezi'ye katılmış hemde Soma'ya gelmiş.'' denildi.
Yani ''amaç hükümeti devirmek'' havası verildi ve buna inanan sığırlar da mevcuttu her zaman ki gibi.

Bakın bu fotoğraftaki sopa yiyen abimiz Taner.










Bu da Taner abimiz...






Hatta buyrun bu Taner abimizin facebook hesabı, tıkla.
Bu da gay Yasin. (adı büyük bir problem yapacak bişi yok)







Trollerin AK Partililere malzeme vermek uğruna bu sahtekarlığa AKP'nin anketçisi  ANAR'ın Genel Müdürü İbrahim Uslu da yaptığı twitle destek verdi. Söz konusu resim eşliğinde "Başbakan bana tokat attı diyen bakın kim? Mikrofondaki logoya dikkat. Bunların yardımına muhtaç hale geldiler" ifadesini kullanan İbrahim Uslu'ya, gerçeğin ortaya çıkmasının ardından büyük tepki geldi, ilk tepki verenlerden biri de zaten bendim o karaktersiz herife.
Bugün de bu haber ile karşılaştık. Haber 7 ve Ensonhaber özür dilemediği gibi bir de Yeni Şafak çıktı bu haberi yaptı. Ne verdiler, nasıl söylettirdiler bu adama bunları bilemem ama adam bunları söylemiş işte... :)


Başta   ''Sen bizim gururumuzsun'' ve ''Gizli Arşiv'' adlı facebook sayfaları insanları yanıltmıştır. Bu sayfalara itibar etmeyiniz.





Bu olayı bu şekilde iddia edildikten sonra ''hayır bu adamlar aynı kişi değiller'' diyen ilk insanlardan biriyim. Fakat bunun haberini yapıp insanlara gerçeği gösterdiği için Milli Gazete'ye, Rota Haber'e teşekkür ediyorum.

2 Mayıs 2014 Cuma

Armut

Bir sahne var beni müthiş etkileyen. Yazıya konu olan bu sahnenin geçtiği filmi de, sahneyi de bir çok kez izledim. Bir çoğunuz zaten bu filmi izlemiştir. Fakat kaçımız bu sahneden ciddi bir şekilde etkilenmiştir bilmiyorum.

Sahnede ekonomik durumu iyi olmayan, ailenin geçimini sağlamaya çalışan bir baba ve bir anne var.
Babamızın adı Vito, bakkal tarzı bir yerde çalışmaktadır fakat bilenler bilir o beyaz takım elbiseli züppenin yeğenini bakkala işe sokmak istemesi nedeniyle patronu tarafından işten çıkartılmak zorunda kalır.
Bakkal çaresiz ve üzgündür dile getiremez ama Vito durumu anlar...


Vito, bakkaldan ayrılıp giderken bakkal, Vito'ya ev için gerekli bir kaç malzeme dolusu kasa verir fakat Vito bunu kabul etmez.


Akşam olur ve Vito eve gelir, masaya küçük bir armut bırakır.
Eşi bu armutu görür ve ''Ne güzel bir armut'' der.


İşte tam olarak bahsettiğim sahne burası, yazının konusu bu sahnedir.
Vito işten kovulmuştur ve evine sadece bir ''armut'' götürür, patronunun vermiş olduğu o kasayı da kabul etmez. Vito onurlu bir insandır.

Eşi Vito'yu güler yüzle karşılar, bu benim için harikulade etkileyici bir sahne olmuştur.
Günümüzde bir erkek işten çıkartılsın karısı isyanları basar, eve ekmek götürmesin kıyameti koparır. Kimse ''ben koparmam kıyamet falan...'' demesin.

Bu konuda söylenebilecek çok şey olsa da ben uzatmamayı tercih ediyorum.
Fakat İsmet Özel'den bir söz ödünç alarak yazıyı nihayete erdirebilirim: Kadınlar kocalarına “ben senden yüksek gelir değil, sadece helâl para kazanmanı istiyorum” dese Türkiye'nin yüzü değişir.