27 Mart 2016 Pazar

İzdiham'ı Niçin Sevmiyoruz?

Niçin sevelim? Omurgasız, vatan olgusu olmayan, kürtçülük yapan, Türkiye diye bir derdi olmayan adamları nasıl sevelim? Bu vatanın her türlü nimetinden istifade edip bu topraklara ihanet edenleri savunan insanların propagandasını yapan insanları sevmek mümkün müdür? İsmet Özel demiyor muydu; ''Bana ne Türkiye''den diyen dinden çıkmıştır diye? ''Bana ne Türkiye'den?'' demek ile Türkiye aleyhine çalışmak arasından evet fark var fakat hizmet edilen yerin Türkiye olmadığı aşikâr.

''İstiklâl Marşı sizi de incitmiyor mu?'' sözünü soran bir okuyucuya verilen cevaba bakar mısınız?

Akıllarına şehidler geliyormuş. Bakın bu takiyyeden başka bir şey değildir. İstiklâl Marşı'nın mısraları eğer bir adamın canını acıtıyorsa o adam bu ülkede, bu topraklarda kürtçülük yapamaz. Onurlu olur, haysiyetli olur, bu vatana ihanet etmez. ''Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır atanı'' mısrasına sadık kalır.

İzdiham twitter hesabından son zamanlarda İstiklâl Marşı mısralarını, Hz. M. Akif'in sözlerini twitlemeye başladı. Muhsin Yazıcıoğlu'nu bile anmışlar, inanılmaz güya! Fakat bakın, yıllar önce Antalya'da, bilet alıp kendisini dinlemeye gelen dinleyicilerinin karşısına sarhoş bir şekilde çıkan, PKK paçavralarının gölgesinde konsere çıkan, dinleyicisine dahi saygısı olmayan bir PKK sempatizanını savunmasına ne diyeceksiniz?


Bu PKK sempatizanı bir başka konserinde ''kürdüz ölene kadar, kürdüz ölene kadar vallahi ''barış''ı özledik, kürdüz ölene kadar, kürdüz sonuna kadar vallahi APO'yu özledik...'' diyen bir adam. Bebek katilini özlemekten bahseden bir adamın bir ''edebiyat dergisi'' tarafından savunulmasından bahsediyorum güzel kardeşlerim. Hatta bu PKK sempatizanı Ahmet Kaya'nın eşi ile bu dergi röportaj yapıp Ahmet Kaya güzellemesi yapabiliyor, anlıyor musunuz? Yalan söylemiyoruz, buyurun videoyu dinleyiniz...


''Ama Ahmet Kaya başörtüsünü savundu!'' Demokratik bir hak olduğu için savundu. Şuan TBMM'de başı kapalı HDPKK vekili yok mu? Geçelim arkadaşlar. PKK sempatizanı Ahmet Kaya tesettürü savunmadı, savunduğu başörtüsünü de zaten dini bir vecibe olduğunu düşündüğü için savunmuyordu. Bugün birilerinin ''özgürlük, kardeşlik, barış'' naraları atması gibi o da geçmişte aynısını yapıyordu. Günümüzün HDP zihniyetinden hiçbir farkı yok. Şuan yaşasaydı HDPKK'yı savunmayacak mıydı sanıyorsunuz? Elbette savunacaktı. Yaşı küçük olanların, 90'lı yılları hatırlamayanların bu konulardaki bilgisi eksik olabilir fakat PKK sempatizanı Ahmet Kaya son 4-5 yılda cilalandığı gibi biri değildir. Marksist, solcu, bugün ''özgürlük, barış ve kardeşlik'' naraları atan HDPKK zihniyetinden hiçbir farkı olmayan bir adamdır. Medyanın ve popüleriteye sahip birilerinin sürdüğü cilayı kazıdığınız zaman altından HDP'li Sırrı Sakık ya da Sırrı Süreyya çıkar.

Hem Ahmet Kaya güzellemesi yapan hangi zihniyet Muhsin Yazıcıoğlu'nu sevebilir? Türk-İslâm davası olduğunu söyleyen şehid Muhsin Başkan'ı güzel bir şekilde anmaları huminst görünmelerinden ve iki yüzlülüklerinden kaynaklanmaktadır. Aldanmayalım. Bunlar takiyyeyi iyi yaparlar.

Twitter hesabından defalarca Ahmet Kaya güzellemesi yaptılar. Kaypak ve cıvık ve omurgasız tavırlarla sempatik bir imaj çizdiler kendilerine. Evet kaypak olanlar, cıvık olanlar, kürtçü olanlar, PKK sempatizanı olanlar, kendilerine ''ben dünya vatandaşıyım'' diyenler, Türk Vatanı gibi bir derdi olmayanlar İzdiham ekibini destekleyebilirler. Biz de onlara tavrımızı koyarız. Fakat Türkiye diye bir derdi olan, milli ve yeri düşünen kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın bu zihniyete sahip çıkmasını yadırgıyor ve kınıyoruz.




Ahmet Kaya solcu değilmiş, insanmış. Filistinli masum bebekleri öldüren İsrailliler de, Iraklı çocukları yetim bırakan Amerikalılar da insan. PKK'lılar da insan yani. Dedik ya hümanist ağzı kullanarak insanları tavlamaya çalışıyorlar. Klasik solcu ağzıdır bu bilenler zaten bilirler.


Daha evvel dediğimiz gibi, bu zihniyetin vatan anlayışı yok. Siyasetin işleyişinin farkında bile değiller. İran tehlikesinin farkında bile değiller. Neymiş efendim Kürtler pasaportsuz turistik gezi yapacakmış. Niye yapamıyorlarmış falan... Edebiyat dergisinin hesabı mı, 15 yaşındaki bir ergen hesabı belli değil. Neyse devam edelim...


Zaten omurgalı, haysiyetli bir insan için, şehid oğlu olan bir insan için yukarıdaki gördüğünüz şey İzdiham'ı sevmemek için yeterli bir sebeptir.



Şu yukarıdaki twitleri atan kişi bir şizofren olmalı, başka bir açıklaması olamaz. Yani bunları gibi daha bir sürü twitleri var arkadaşlar. Görünen tablo budur. 2 saat uğraştık şu görselleri hazırlamak için, yazıyı yazmak için. Kimsenin para verdiği yok bu yazıyı yazıyoruz uğraşıyoruz diye. Sadece İzdiham'ın zihniyetinin farkında olun istedik hepsi bu. Yukarıdaki arkadaşın rahatsızlığını tespit eden ilk üç kişiye ülker çikolatalı gofret hediye edeceğim.

Aklı olan görüyor zaten. Pek çok insan bizzat benimle ve çevremdeki insanlarla İzdiham hakkında görüşlerini paylaştı. Bazı şahıslarla ilgili gelen şikayetler de oldu fakat ben şahıslarla ilgilenmiyorum. Benim ilgilendiğim bu derginin zihniyeti ve durduğu yerdir.


Her şey ortada. İzdiham'ı sevmemek için gerekli sebeplerimizin bazıları bunlardır. Gerisi size kalmış arkadaşlar. 
Allah yâr ve yardımcınız olsun.

23 Mart 2016 Çarşamba

İstiklâl Marşı Düşmanları İle Birlikte Yürüdüğümüzün Ya Farkında Değilsek?

Gafiliz demektir. İnsan kiminle yürüdüğünün farkında olmaz mı hiç?

Para verip aldığınız dergilerin duruşu önemli midir sizce? Mesela bir derginin zihniyeti postmodern ise, İstiklâl Marşı'na düşman ise bir dergi, içinde PKK sempatizanı olanlar var ise, çok önemli isimlerin içini boşaltmaya çalışıyor ise bir dergi, o dergiyi alır mıydınız? Sağda solda reklamını yapar mıydınız?


Fotoshop olmadığının delili de; İzdiham alçaklığı için tıkla.
İstiklâl Marşı'nın değiştirilmesi teklifi ediyorsa birileri, o kişiler nasıl bakarsınız?''Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı:Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda,Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.''diye mısraları olan İstiklâl Marşı'mızdan rahatsız olanlarla aynı yolda yürümenin Türkiye aleyhine olduğunu hiç düşündünüz mü?

''Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl'' ve ''Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:'' mısralarından rahatsız oluyorlar. Çünkü ''ırk'' kelimesinin ''soy manasını taşıdığını düşünebilecek kadar gaflet içindeler. Tabi bu bizim tahminimiz, İstiklâl Marşı'nın daha pek çok yerinden rahatsız olabilirler. ''Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?'' diyor mesela, İstiklâl Marş'ından incinen bir zihniyet fedâ olabilir mi vatan uğruna? 



Mesela bir dergiyi ele alalım. İzdiham dergisi. İzdiham'ın ekibinde kürtçülerin olduğunu, devlet düşmanların olduğunu biliyor muydunuz? İzdiham son sayısında ne yaptı? Dergi takip edenleriniz bilirler. İsmet Özel'i kapağa taşıdı ve içini boşaltmaya çalıştı. Nasıl mı? İsmet Özel'in 35-40 kitabı var. İzdiham İsmet Özel'in fikriyatından hiç bahsetmeden, kapağa fotoğraf attı, derginin ortasına İsmet Özel'in popüler mısralarını, aforizmalarını koydu ve ''İsmet Özel bu kadar arkadaşlar fazla ileriye gitmeyin, Türkiye, Türklük, vatan millet takılmayın oralara...'' dedi bizlere.''İstiklâl Marşı'nı bir daha yazmalıyız'' diye düşünen bir zihniyet var karşınızda. ''Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın'' diyerek niyetini belli etmemiş miydi rahmetli Mehmet Akif Ersoy? Bu aynı zamanda bir duadır da farkındaysanız...

Bakın bir de utanmadan Mehmet Akif'i kullanabiliyorlar, bu adamlar arsız, bu adamlar değerlerimizin içini boşaltıyorlar hem de bu işi önemli adamlarımızı kullanarak yapıyorlar.



''İstiklâl Marşı sizi de incitmiyor mu?'' diye sağda solda yazıp okurlarına alttan alttan İstiklâl Marşı'nın sıkıntılı olduğu izlenimini ''yaratıp'', zihinlere yerleştirmeye çalışan bazı tiplerden oluşuyor İzdiham grubu, omurgasızlardan. Lütfen harçılığınızdan ayırıp aldığınız dergilerin zihniyetine, fikriyatına dikkat edin. Dergilerde kimler yazıyor, ne yazıyor nasıl yazıyor dikkat edin. Fikriyat, şahsiyet, düşünce, vatan millet önemli değil diyorsanız; coca cola alın, hamburger yiyin, izdiham alıp okuyun.

Güncelleme sonrası:

İzdiham dün rahmetli M. Akif'in yazıda da belirttiğimiz o sözünü; ''Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın'' diye twitlemek zorunda kalmıştır.


19 Mart 2016 Cumartesi

‘’Türkiye’’ Demek Ne Demek?


Türk devletine ciddi bir operasyon söz konusu olduğu ortada ve bu operasyona direnen en büyük isim bazıları kabul etmese de Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bu operasyon Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a değil dikkat edin. Bu operasyon, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne. Eğer bu süreç doğru düzgün okunmaz ise çok ama çok ciddi şeyler olacak önümüzdeki aylarda, neler olacağını kestirmek çok zor. Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'ne bir saldırı söz konusu. Özellikle son üç senedir Tayyip Erdoğan düşmanlığı ''yaratıp'' devlete saldırıyorlar. Son üç yıldır adamların taktiği bu. Ne yazıktır ki devletçiliği ve milliyetçiliği ile tanınan ülkücülerin ve milli görüşçülerin bir bölümü bile bunun farkında değiller.


Medyaya çok dikkat etmek gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti'ne, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Türk milletine en çok zarar veren adamlar ne yazık ki hükümete yakınlığı ile bilinen medya kuruluşlarıdır. En basit örneği 28 Ocak 2016 tarihinde ‘’Ya Başkanlık Ya Kaos’’ manşeti ile çıkan AKİT gazetesinden verebiliriz. AKİT gazetesi ve türevleri böyle manşetlerle çıkınca kâfirler bu tarz haberleri manipüle edip kendi cenahlarını ‘’Bombayı Başkanlık İçin Erdoğan’’ patlattı kıvamına getirebiliyorlar. Binlerce insanın zihnine bu algıyı yerleştirmiş durumdalar. Kimin katkısıyla diye bakınca görmemek mümkün değil.
Türkün başında bela olmazsa Türk dünyanın başına bela olur. ‘’Küresel Güçler’’ başlarına belâ olmayacak bir Türkiye istiyorlar ve bu yüzdendir ki ülkemizde sürekli bombalar patlıyor. Son 5 ayda 3 kez Ankara’da, 1 kez de İstanbul Sultanahmet’te bombaların patlamasının sebebi budur. Onlarca canlı bomba yakalandı, onlarca bomba yüklü araç yakalandı/yakalanıyor.

PKK bitiyor derken yerine DAİŞ, PYD, MLKP, PŞK, PDK, YPG, KHK gibi örgütler çıkıyor. Artık sadece iki grup var; devletin/milletin yanında olanlar ya da devletin/milletin karşısında duranlar. Safımızı buna göre belirleyeceğiz. Partizanlığın âlemi yok. Unutmayın devlet de bizim hükümet de. Yapılan yanlışlıklar olabilir, eksiklikler olabilir fakat bize sağduyulu olmak düşer. Ya bu devletin karşısında olup kâfirlerle aynı safta olacaksınız ya da Selçuklu ve Osmanlı bakiyesi, Afrika’nın, Balkanların, Kafkasya’nın kısacası milyonlarca kısık sesin umudu olan Türk devletinin yanında olacaksınız ortası yok.

Bu savaş bugün başlamadı yarın da bitmeyecek. Bu savaş, İlâyı Kelimetullah ile küfrün savaşı ve kıyamete dek sürecektir. Ya kâfir, zalim ve hainlere olup dünya ve ahiretinizi heder edersiniz, yahut Hak yolunda safları netleştirerek zulme direnirsiniz. Biz, son nefese kadar İslâm’ın izzeti ve Müslüman’ın onuru için elimizle dilimizle kalemimizle silahımızla bütün zalimlerle savaşacağız. Başka yolumuz yok. Ya olacağız ya olacağız.

Edindiğimiz bazı bilgilere göre Türkiye’yi pek parlak günler beklemiyor. Mart sonuna doğru Türkiye’yi karıştırmayı hedefleyenler var. Nisan ayında da bir iç karışıklık çıkarmak istedikleri söyleniyor. Ülkemiz zor bir süreçten geçiyor, tıpkı İstiklâl Harbi’nde olduğu gibi.


Hükümet de bizim devlet de. Bırakın da gerektiğinde savunalım sahip çıkalım, yanlış veya eksik bir şey gördüğümüzde eleştirelim. Yanlışlıkları doğru düzgün bir şekilde dile getirirsek hiç şüphe yok ki bu memleketin hayrına olacaktır. Fakat ortalıkta dolanan birileri var ki, doğru gördüğümüz şeylere sahip çıktığımızda "Ak Parti yalakası", yanlış bir şeyleri eleştirdiğimizde bu sefer de "devlet düşmanı" diyorlar. Bağırıp çağırmakla, slogan atıp durmakla muhalefet yapılmıyor, yapılmaz, yapılmamalı ve yine şakşakcılıkla, sabah akşam slogan atıp durmakla işler ilerlemiyor. Bu millet haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlardan, taassupla hareket edenlerden çok çekti. Feraset sahibi olmak, basiret sahibi olmak doğuştan gelmiyor olsa gerek, gayret gösterilebilir. Ayrıca eleştirirken de gâvurların kullandığı söylemleri kullanmamaya dikkat edilmeli. Devlet düşmanlarının kullandığı tavrı ile devletin/hükümetin yanlışlarını eleştirmek hiçbir Müslüman’a yakışmaz.
Evet, derdimiz var. Hem de Türkiye kadar. Türkiye demek de; Balkanlar demek, Türkiye demek Ortadoğu, Kafkasya, Afrika, Asya demek. Altı yılını Balkanlarda onlarca milletten insanın arasında geçiren biri olarak açıkça söyleyebilirim ki milyonların gözü kulağı inanın Türkiye'de. Türk milleti mazlumların, ezilenlerin umududur. Bu bilinç ile yılmadan çalışıp çabalamamız gerekmektedir. Sağduyulu olmaktan yarar vardır.

Evet, yaşamak bizim için dokunaklı bir şarkı değildir. Bize yaşamak düşüyor çarkların gövdesinde. Rab'bim devlet büyüklerimize akıl, fikir versin, basiret sahibi kılsın. Allah İslâm milletine birlik ve dirlik içinde aynı safta birleşme gücü ve feraseti versin, âmin.

9 Mart 2016 Çarşamba

''They Dont Really Care About Us''

Gelin başka şeylerden de bahsedelim...


''O işler öyle sandığınız gibi değil'' demeyeceğim size ama bu sözü farklı bir şekilde söyleyeceğim.
Franklin Delano Roosevelt (FDR) halktan gördüğü ilgi ile üst üste 2'den fazla seçilmiş tek ABD başkanıdır.

Zaten daha sonraları ABD yasaları değiştirildiği için yürürlükteki yasalara göre bundan sonra hiçbir başkanın 2'den fazla seçilmesi mümkün olmamıştır. :) Yaa o işler ayarlanıyor. Görev süresi - 4 Mart 1933 - 12 Nisan 1945
Roosevelt'in Siyonizm'e karşı mücadelesini biraz araştıran bilir. Hatta Michael Jackson bunu bir parçasına işlemiştir.
Roosevelt, 1921'de yakalandığı felç yüzünden yürüme kabiliyetini kaybetmesine rağmen 1932'de başkan seçilmişti. Muhtemelen kasıtlı olarak felç bırakılmıştı. Konu ile ilgili çok yazıldı çizildi.Öldürüldüğü 1945 yılına kadar başkandı. İktidara geldiğinde ABD, tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşıyordu. Yürüttüğü ''milli'' hamlelerle ülkeyi adeta düze çıkarmıştı.

Michael yazının başlığında vurgulamaya çalıştığımız parçasında diyor ki

''I'm tired of bein' the victim of shame
They're throwing me in a class with a bad name
I can't believe this is the land from which I came
You know I do really hate to say it
The government don't wanna see
But if Roosevelt was livin'
He woldn't let this be, no, no...''

Meali;

''Utanç kurbanı olmaktan yoruldum
Damgalayarak beni bir sınıfa atıyorlar
Bunun geldiğim kara parçası (vatan) olduğuna inanmıyorum
Biliyorsun bunu söylemekten gerçekten nefret ediyorum;
Hükümet görmek istemiyor
Ama eğer Rosevelt yaşasaydı
O bunun olmasına izin vermeyecekti, hayır hayır...''


''All I wanna say is that
They don't really care about us''

Meali;
''Tüm söylemek istediğim
Onlar bizi gerçekten umursamıyor''

Bu arada ''onlar'' kim lan?

3 Mart 2016 Perşembe

Can Turkey be a model for post-revolution Tunisia?

Almost everyone agrees Turkey's model for Arabic countries. According to some Arab journalists, ‘’scholars’’ and politicians only Turkey can be a model for Arab revolutionaries. Of course it is true if they want to be like Turkey but how to make transition and what is ‘’Turkish model’’? It this really ‘’Turkish model’’ or ‘’Turkish model’’ was created by Europeans? The Turkish model a European idea. I will try to explain similarities/differences what these countries have and about the road map.
Tunisia wants to benefit from the democratization experience of Turkey, Tunisia’s foreign minister said that stressing the Tunisian revolution has confirmed that Islam, Arabism and democracy were possible at the same time as Turkey had previously affirmed. Although all agreeable efforts made by Nadha, the assassination of two leaders of the opposotion party have made complicated the transition process of democracy in Tunusia.

I want to start with some examples; The Justice and Construction Party or Justice and Development Party is the Muslim Brotherhood's political party in Libya. It was officially founded on 3 March 2012 in Tripoli. The party advocates Islamism.  Also, There is a party in Morroco, The Justice and Development Party is the ruling party in Morocco since 29 November 2011. The PJD advocates Islamism and Islamic democracy. The PJD claims to be inspired by Turkey's Justice and Development Party. According to The Washington Post, Saad Eddine el Othmani (the party's head) is a moderate Muslim.  There is another political party in Pakistan which is name again Justice and Development Party. This political party was founded by Tariq Bashir at Sialkot, Pakistan on January 1, 2010, who was new in politics without having a political or aristocratic background. The founder is the Party Member but not a permanent Party leader; so other Pakistanis may be elected in intra-party Elections by showing their capabilities. The Party announced Tariq Bashir as Party Leader on April 26, 2010.  Also, there are again 3 parties in Brundi, Somalia and Algeria which are name Justice and Development Party.

So far, these informations are what we need. Now, We need to compare Turkey and the country Tunisia. For example, Tunisia has no same historial and political experience with Turkey. Tunisia can not adopt democracy like Turkey did. Adopting democracy can be like painful childbirth for Tunisia. Turkish State is dancing with democracy in last 65 years. Turkey has witnessed four military coups since 1960 – the latest, in 1997, pushed from power the overtly Islamist Welfare Party, the precursor to the more moderate AK Party. Turkey’s democratic development is seen as a worthy example by some activists from Tunis to Cairo. Same thing can be happen to Tunisia, it already happened in Egpty. The idea of  ‘’Turkish model’’ is still questionable for me but my idea is not important yet in real politics.

Over the past decade, the Turkish government has received much praise for successfully melding Islam and democracy from Christian world. Erdogan was among the first leaders to call for Mubarak to step down. Nobel winner Mohamed ElBaradei; Amr Moussa, the secretary general of the Arab League; and leaders of the Muslim Brotherhood praise Turkey's example. In Tunisia, prominent opposition leader Rachid Ghannouchi praised Turkey for proving "that Islam and democracy go together."

The Tunisian and the Turkish case studies are tackled on three levels. First of all I will take into consideration the historical and structural contexts of the two countries; secondly I will analyse the two models of political Islam that have been developed in Tunisia and Turkey, noting that any particular way of interpreting a given culture or religion is conditioned by the socio-political reference system; finally, the two different views of the social, political and economic life proposed by al-Nahda in Tunisia and by the AK Party in Turkey will be compared. Next, my purpose will be to show that the two models cannot be assimilated; on the contrary, they could even be seen as in competition. The AK Party in fact could be perceived as an actor who tries to expand its influence on the new contexts of the post-Arab Spring, rather than as a model for their democratization processes of. At the same time, al-Nahda could be regarded as an alternative model to the AK Party for the Arab  countries, especially in the region of North Africa.

Turkey is even more tenable and reliable as a model because of the deep historical and emotional roots it has in Muslim societies from the Ottoman Empire's 700-year rule of almost all  Islamic world. In the future, Muslims may look to Turkey not by paying tribute to its sultan but by taking the example of its democratic system.

While Islamic movements themselves will contribute to the process of formation of new  institutional entities, on the other side changes within the reference framework could affect the development of so-called Islamic parties, as happened in Turkey. The ‘’Turkish model’’ is an example of a moderate Islamic party co-existing with secular parties within a secular and democratic state structure. Can Tunisian people really accept this model? I am not sure about it but with help of media it could be more easier.

At the moment, despite Nahda has made several references from Turkey as a model there seems  not to be the prerequisites for the repetition of the AK Party model in Tunisia, at least in the short term. AK Party is detected more like an actor looking to enlarge its influence in the Maghreb region under the same idea of its ‘’model’’, rather than as a model for Nahda itself. The statements  of Ghannushi on secularism and the different socio-cultural contexts of Turkey and Tunisia, while not suggesting dissidence between the two countries and the two parties, seem at least to foretell a different application of Islamic values in politics. If Tunisia want to be like Turkey Tunisian ‘’islamic politicians’’ should not be hurry to make a civil constitution they should follow what Prime Minister Erdogan did.

06.02.2014

Sources:
1 - Prof. Dr. Burhanettin Duran / İhvanın Düşüşü ve Nahda’nın Geleceği - SETA  
2 - "Muslim Brotherhood formally launches party". Libya Herald. 3 March 2012. Retrieved 8 March 2012.
And Soguel, Dominique (3 March 2012). "Muslim Brother picked to lead new Libya party". Times of India (Tripoli). Agence France-Presse. Retrieved 8 March 2012.
3 - Knickmeyer, Ellen (7 September 2007). "Islamic Party Confident in Morocco". The Washington Post. Retrieved 30 November 2011.
4 -  http://jadpp.com/jdp.htm
5 - By Scott Peterson, Staff Writer / February 3, 2011 - http://www.cnn.com/
6 - The “AK Part Model” and Tunisia's al-Nahda: from Convergence to Competition - Stefano Maria TORELLI

Under which conditions the war in Syria will end? How will be the new structure of the state?

Before Syrian uprising it was already known by some ‘’dark powers’’. I met with Saudi Diplomat and we discused about ''Arab Spring'' in 2010 and he told me that uprisings will come to Syria. Almost 2 years after our discassion, uprisings came to Syria. There was a discussion in Turkish Parliament about mined land between Turkey and Syria in 2009. Except one man, nobody mentioned about mined land that why did this area want to clean? When the uprising was started in Syria, B. Assad could easily stop the uprisings but he chose to fight against insurgents. B. Assad could make a deal with protestors but he did not. However, he chose to stop uprisings by using violence and global forces already would like to happen internal conflict in Syria. Because, internal conflits make the country week and unpowerful countries sells medicines, weapons, construction materials etc. B. Assad’s decision made the crise larger and bigger.

Since the uprisings began in Syria, there were many different groups came together against the regime. Russia, China and Iran support Assad’s. There are some economical reasons for Russia, Russia sells weapons, missiles and also natural sources. Iran has geopolitics reasons to support Assad’s regime, China has also strategic reasons. Turkish government and USA government support Free Syrian Army, Iran supports Al-Qaeda against Free Syrian Army. Iran and Syria are close strategic allies, and Iran has provided significant support for Syria in the Syrian Civil War. This is said to include technical support, some combat troops, and $9bn in financial support.   China does not want to be under the pressure of USA As we know USA has military and nuclear assistance in India. USA influence India's current political coalition, USA is threat for China. In addition, China needs more energy that is why they refused to join Iran-Syrian imports of oil ban and they effort to keep Iran-Syrian line as it before. China does not accept to say ‘’yes’’ for solution in United Nations. On the other hand Turkey and USA, Great Britain don not want to involve the conflict directly. USA wanted from Turkey to interfere Syria but Turkish government could not take a risk. Foreign minister A. Davutoğlu claimed that ‘’conflict will end 2-3 months later’’ in August, 2012.

There is another actor in Syria which supports Hezbollah Saudi Arabia. Hezbollah fighters joined the Syrian soldiers and militiamen loyal to Assad during fighting in the opposition stronghold of Qusair, a town close to the Lebanese border. Hezbollah has long been an ally of the Ba'ath Party government of Syria, led by the Al-Assad family. Hezbollah has allegedly helped the Syrian government in its fight against the armed Syrian opposition. In August 2012, the United States sanctioned Hezbollah for its alleged role in the war. Hezbollah leader Hassan Nasrallah denied Hezbollah had been fighting on behalf of the Syrian government, stating in a 12 October 2012 speech that "right from the start the Syrian opposition has been telling the media that Hizbullah sent 3,000 fighters to Syria, which we have denied"

The conflict in Syria has added to sectarian tensions between Sunnis and Shiites in neighboring countries. Syria is a multi-confessional country with a Sunni Arab majority, but its army and government are dominated by members of the Alawite minority, an Arab religious community often associated with the Shiite branch of Islam.

If we consider all of these elements and actors we can not talk about to end the conflict soon. The conflict will end 10 months after presidential election. The purpose is establish small piece states all over the world. Conjuncture is not ready for ‘’Kurdistan’’ or to divide Irak and Syria. We will see more than 4-5 countries in the future in the middle east, maybe in 10 years. Probably, ‘’Kurdistan’’ will be one of them. PYD and the Free Syrian Army agreed about fighting againts B. Assad regime. Parties will not to make propaganda against eacht another, both sides of the parties will release prisoners immediately and unconditionally, Syrian Kurds or Arabs who left the management support of all political activists, Of all goods and weapons confiscation be returned to their owners etc… PYD and Free Syrian Army is together now.

John McCain came to Turkey in 26th May 2013 and had a meeting with some generals from Free Syrian Army. USA provided weapons for Free Syrian Army. CIA has begun delivering weapons to rebels in Syria, ending months of delay in lethal aid that had been promised by the Obama administration, according to U.S. officials and Syrian figures. The shipments began streaming into the country over the past two weeks, along with separate deliveries by the State Department of vehicles and other gear — a flow of material that marks a major escalation of the U.S. role in Syria’s civil war’

John McCain passed secretly from Turkey to Syria
Suprise Visit from Senator McCain to Syria

As I mentioned above The conflict will end 10 months after presidential election. The most important thing is what will happen after the conflict? Who will be alternatif for Essad and which regime will be the alternative. Because, Syria has a multi-national population from different religious groups and these groups are together to fight against Assad’s regime. Some of them want democratic government, some of them want sharia in their constitution.

The second important question is who will be the part of the new structure in Syria end of the Assad regime? Kurds will have their own state or not, we can not be sure about it but I think that everything will be like a lifeless fish soon. On the other hand, there are Turkmen groups who are also against B. Assad regime. If someone says ‘’division is necessary for Syria’’, they are men of ‘’global powers’’. If someone support B. Assad, they are men of Russia or China.

Under the light of these informations, I can say that Esad will survive a little bit more longer (maybe 2-3 years). We do not know about future so much.  All groups want to establish a new system, but as I said before future will be after presidential election in Turkey.

02.06.2014