Türk devletine ciddi bir operasyon söz konusu olduğu ortada ve bu operasyona direnen en büyük isim bazıları kabul etmese de Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bu operasyon Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a değil dikkat edin. Bu operasyon, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne. Eğer bu süreç doğru düzgün okunmaz ise çok ama çok ciddi şeyler olacak önümüzdeki aylarda, neler olacağını kestirmek çok zor. Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'ne bir saldırı söz konusu. Özellikle son üç senedir Tayyip Erdoğan düşmanlığı ''yaratıp'' devlete saldırıyorlar. Son üç yıldır adamların taktiği bu. Ne yazıktır ki devletçiliği ve milliyetçiliği ile tanınan ülkücülerin ve milli görüşçülerin bir bölümü bile bunun farkında değiller.
Medyaya çok dikkat etmek gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti'ne, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Türk milletine en çok zarar veren adamlar ne yazık ki hükümete yakınlığı ile bilinen medya kuruluşlarıdır. En basit örneği 28 Ocak 2016 tarihinde ‘’Ya Başkanlık Ya Kaos’’ manşeti ile çıkan AKİT gazetesinden verebiliriz. AKİT gazetesi ve türevleri böyle manşetlerle çıkınca kâfirler bu tarz haberleri manipüle edip kendi cenahlarını ‘’Bombayı Başkanlık İçin Erdoğan’’ patlattı kıvamına getirebiliyorlar. Binlerce insanın zihnine bu algıyı yerleştirmiş durumdalar. Kimin katkısıyla diye bakınca görmemek mümkün değil.
Türkün başında bela olmazsa Türk dünyanın başına bela olur. ‘’Küresel Güçler’’ başlarına belâ olmayacak bir Türkiye istiyorlar ve bu yüzdendir ki ülkemizde sürekli bombalar patlıyor. Son 5 ayda 3 kez Ankara’da, 1 kez de İstanbul Sultanahmet’te bombaların patlamasının sebebi budur. Onlarca canlı bomba yakalandı, onlarca bomba yüklü araç yakalandı/yakalanıyor.
PKK bitiyor derken yerine DAİŞ, PYD, MLKP, PŞK, PDK, YPG, KHK gibi örgütler çıkıyor. Artık sadece iki grup var; devletin/milletin yanında olanlar ya da devletin/milletin karşısında duranlar. Safımızı buna göre belirleyeceğiz. Partizanlığın âlemi yok. Unutmayın devlet de bizim hükümet de. Yapılan yanlışlıklar olabilir, eksiklikler olabilir fakat bize sağduyulu olmak düşer. Ya bu devletin karşısında olup kâfirlerle aynı safta olacaksınız ya da Selçuklu ve Osmanlı bakiyesi, Afrika’nın, Balkanların, Kafkasya’nın kısacası milyonlarca kısık sesin umudu olan Türk devletinin yanında olacaksınız ortası yok.
Bu savaş bugün başlamadı yarın da bitmeyecek. Bu savaş, İlâyı Kelimetullah ile küfrün savaşı ve kıyamete dek sürecektir. Ya kâfir, zalim ve hainlere olup dünya ve ahiretinizi heder edersiniz, yahut Hak yolunda safları netleştirerek zulme direnirsiniz. Biz, son nefese kadar İslâm’ın izzeti ve Müslüman’ın onuru için elimizle dilimizle kalemimizle silahımızla bütün zalimlerle savaşacağız. Başka yolumuz yok. Ya olacağız ya olacağız.
Edindiğimiz bazı bilgilere göre Türkiye’yi pek parlak günler beklemiyor. Mart sonuna doğru Türkiye’yi karıştırmayı hedefleyenler var. Nisan ayında da bir iç karışıklık çıkarmak istedikleri söyleniyor. Ülkemiz zor bir süreçten geçiyor, tıpkı İstiklâl Harbi’nde olduğu gibi.
Hükümet de bizim devlet de. Bırakın da gerektiğinde savunalım sahip çıkalım, yanlış veya eksik bir şey gördüğümüzde eleştirelim. Yanlışlıkları doğru düzgün bir şekilde dile getirirsek hiç şüphe yok ki bu memleketin hayrına olacaktır. Fakat ortalıkta dolanan birileri var ki, doğru gördüğümüz şeylere sahip çıktığımızda "Ak Parti yalakası", yanlış bir şeyleri eleştirdiğimizde bu sefer de "devlet düşmanı" diyorlar. Bağırıp çağırmakla, slogan atıp durmakla muhalefet yapılmıyor, yapılmaz, yapılmamalı ve yine şakşakcılıkla, sabah akşam slogan atıp durmakla işler ilerlemiyor. Bu millet haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlardan, taassupla hareket edenlerden çok çekti. Feraset sahibi olmak, basiret sahibi olmak doğuştan gelmiyor olsa gerek, gayret gösterilebilir. Ayrıca eleştirirken de gâvurların kullandığı söylemleri kullanmamaya dikkat edilmeli. Devlet düşmanlarının kullandığı tavrı ile devletin/hükümetin yanlışlarını eleştirmek hiçbir Müslüman’a yakışmaz.
Evet, derdimiz var. Hem de Türkiye kadar. Türkiye demek de; Balkanlar demek, Türkiye demek Ortadoğu, Kafkasya, Afrika, Asya demek. Altı yılını Balkanlarda onlarca milletten insanın arasında geçiren biri olarak açıkça söyleyebilirim ki milyonların gözü kulağı inanın Türkiye'de. Türk milleti mazlumların, ezilenlerin umududur. Bu bilinç ile yılmadan çalışıp çabalamamız gerekmektedir. Sağduyulu olmaktan yarar vardır.
Evet, yaşamak bizim için dokunaklı bir şarkı değildir. Bize yaşamak düşüyor çarkların gövdesinde. Rab'bim devlet büyüklerimize akıl, fikir versin, basiret sahibi kılsın. Allah İslâm milletine birlik ve dirlik içinde aynı safta birleşme gücü ve feraseti versin, âmin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder